14 Temmuz 2008 Pazartesi

TARİH : 9 AGUSTOS 1920

MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN CEPHELERDE YAPTIĞI DENETİM SONUCU, SAVAŞIN KONUMU İLE İLGİLİ YAPTIĞI KONUŞMA:

MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara) – Saygıdeğer arkadaşlarım, on bir gün yolculuktan sonra yüce heyetinize kavuşmaktan onur duyuyorum. (Hoş geldiniz, sefa geldiniz sesleri) Arkadaşlarımla birlikte yaptığım yolculukla ilgili düşüncelerimi bildirmek için söz almış bulunuyorum.
27 Temmuz 1920 akşamı Ankara’dan ayrılmıştık. Ertesi gün Eskişehir’e vardık. Eskişehir’de Batı Ordusu Komutanı Ali Fuat Paşa ile genel durumla ilgili düşüncelerimizi birbirimize ilettikten sonra, kuzeye hareket ettik. Bursa’yı işgal etmiş olan düşman karşısında bulunan kuvvetlerimiz büyük bir grup oluşturuyor. Adına Ertuğrul grubu denilmiş. Daha kuzeydeki Adapazarı ve civarından İzmit’e kadar yolculuğumuzu uzattık. Bundan dolayı önce Ertuğrul grubundan başladık. Bilecik’e varışımızda halka Yüce Meclisinizin selamlarını ve Meclisin kendilerinden beklediği çalışma ve özveriyi bildirdik.
Bilecik Kolordu Komutanı Albay Kazım Bey tarafından karşılandık. Buraya vardığımızda henüz istasyonda iken, bir kısım askeri birlikleri denetledik. Denetim sonucu bizde iyi etki bıraktı. Ertesi gün Bilecik’ten arkadaşlarımızla birlikte Eskişehir yönünde hareket ettik. Yenişehir doğusundaki asıl mevzi üzerinde oradaki yetkili komutanlarla incelemelerde bulunduk. Yaptığımız inceleme sonucu, Yenişehir üzerinden gelecek düşmanı karşılamaya uygun bir mevzi olduğunu gördük. Bu kuvvetlerin, kendilerine verilecek savaş görevini yerine getirebilecek yetenek ve güçte olduklarını anladık. Subaylar ve başta bulunan komutanları, görevlerinin bilinci içerisinde olduklarını göstermişlerdir. Askeri yönden denetim ve inceleme ile uğraşırken, bir yandan da arkadaşlarımız çeşitli gruplara ayrıldı. Bir kısmı askerleri, bir kısmı sivil halkı uyarıp aydınlatan konuşmalar yaptı. Daha sonra aynı gün geri döndük. Bilecik’ten trenle Karaköy istasyonuna çıktık, oradan arabalarla Pazarcık’a gittik.
Pazarcık halkının heyetteki milletvekillerine gösterdikleri içten karşılama, hepimizi mutlu etti. Askerlerin görünümü iyi ve eğitimli idi. Ertesi gün sabah arabalarla iki saat yol aldıktan sonra büyük bir askeri birliğe ulaştık. Bunlar Ertuğrul grubunun bulunduğu cephe gerisindeki yedeklerdi. Eğitimi, subayları ve komutanları bizi son derece mutlu etti. Arkadaşlarımız bir baba gibi askerlerle görüşüp öğüt verdiler. Daha sonra İnegöl’e bakan mevzilerdeki askeri birliğe ulaştık. Buradaki birlikler de iyi seçilmiş ve güvenilir durumdaydı. Daha sonra Pazarcık’a döndük, oradan da Karaköy istasyonundan trenle Ertuğrul’a gittik. Bu bölgenin iki önemli yönü vardır; biri İnegöl, Eskişehir, öteki Bursa ve Bilecik üzerindedir. En önemli yön İnegöl’dür ve yetenek olarak güvenli bir askeri birliktir. Yine aynı yönde Yenişehir üzerinde Kazım kuvvetleri bulunmaktadır. Adapazarı yöresinde Arif askeri birliği vardı. Buradan Eskişehir’e döndük. Eskişehir’de birkaç saat ordu komutanı ile çeşitli konuları görüştük. Ordu komutanı, gördüğümüz eksiklikleri tamamlatmak üzere gerekli yerlere emirleri verdi. Daha sonra Karahisar (Afyon) üzerinden Uşak’a hareket ettik. Bu yönde rastladığımız ilk askeri güç topçudan, makineli tüfekten ve piyadeden oluşan bir birlikti. Kendilerinden istediğimiz görevlerin yerine getirilmesinde yeterli görünmedi. Bu durumu oradaki komutanların tümüne açıklama gereğini duyduk. Anında bu birliklerin iyileştirilmesi için gerekli emirler verildi. Yolculuğumuza devam ettik.
Uşak’ta gerek halk tarafından oluşturulmuş gönüllü askeri birlikleri ve gerek düzenli birlikleri önce basit bir denetimden geçirdik. Arkadaşlarımız halka yapılanları anlattılar. Bu kuvvetlerden bir kısmı henüz görevlerini iyi şekilde yerine getirecek konumda değildi. Kendilerine gerekli uyarılar yapıldı. Bundan sonra düşman karşısında bulunan esas mevziye gittik. Esas mevzi ile düşman arasında ileri sürülmüş askeri birlikle ilgilendik. Esas mevzideki kuvvetlerin giyim kuşamı yeterli değildi, ancak yetenek, kuvvet ve güven bakımından bizi çok memnun etti. Eski, yırtık elbiselerine karşın asker olarak görevlerini eksiksiz yerine getirecek durumda idiler. Daha sonra Karahisar’a geçtik. Burada ve Uşak’ta ayrı birer kuvvet vardı. Biz tüm kuvvetlerin bir arada olmasını istedik. Bu nedenle oradaki komutanlara emrimiz şu oldu: “Bütün kuvvetleri bir araya toplayın. Düşman göründüğünde, onları izleyin ve sonra saldırıp savaşa zorlayın.” Ancak görüşlerimizi uygulayacak komutan, bize güven vermedi. Düşüncesine güven duyduğumuz ve asker olarak tanıdığımız birini derhal komutan atadık. Yine kendisini en ileri sınıra gönderip, bu ilke doğrultusunda görev verdik. Afyon’da halk tarafından çok iyi karşılandık. Büyük Millet Meclisi’ne saygıda bulundular. Bundan sonra güneye devam ettik. Yolculuğumuz sırasında Uşak, Nazilli, Afyon, Konya Müdafayı Hukuk cemiyetleri üyeleri ile toplantılar yapıldı. Toplantılarda kendilerinden isteğimiz şu oldu: “Müdafayı Hukuk Heyeti, son bakanlar kurulu kararı ile sivil memurların başkanlığında ve emrinde görev yapacaklardır. Ayrıca ülkenin savunmasında görevli komutanların, kendilerinden rica edeceği konularda kolaylık sağlayacaklardır.”
Kütahya’daki kuvvetler, on gün içinde oluşturulan bir askeri birlikti. Üç taburu, bin yedi yüz eri olan piyade alayı idi. Bu kuvvetler giydirilmiş, donatılmıştı. Bütün bu kuvvetleri meydana getiren Kütahya halkıdır. Bu durumdan milletimizin talimli asker olduğu anlaşılmıştır.
Kütahya’nın ilerisinde Timurcu’da, önceden de duyulduğu gibi Ethem Bey çok büyük başarı kazandı. Düşmanın büyük kısmına zarar verip, perişan etti. Düşman cephesini güçlendirmek zorunda kaldı. Daha sonra Konya’ya giderken Akşehir’de, Ilgın’da yığınak olarak bulunan askeri birlikleri görüp, denetledik. Bu askeri birliğin oluşturulmasında ve giydirilmesinde halkın görülmedik şekilde katkısı olmuştur. Konya halkı bizi içten, sıcak ve büyük bir gösteri ile karşıladı. Valiliğe gittik ve ertesi gün halkla görüştükten sonra güneye hareket ettik.
Adana cephesinde bulunan arkadaşların karargahı olan Pozantı’ya gittik. Yörede bulunan çeşitli müdafaayı hukuk heyetlerini de oraya çağırdık. Onlara askerin ve sivillerin durumu ile ilgili düşüncelerimizi söyledik. Düşman Adana, Tarsus, Mersin’de bulunuyor. Buna karşı bizim Adana ve Mersin’deki kuvvetlerimiz hareket halindedir. Bizim kuvvetlerimizle düşman kuvvetlerini kıyaslamak mümkün olmadı. Bu kuvvetlerin elindeki silahları orada bulunan halk vermiştir.
Üzülerek söylüyorum ki, Adana ilinde sivil idare oluşmamıştı. Valisi, sancak yöneticisi, kaymakamı, adliyesi, polisi, jandarması, hiç bir şeyi yoktu. Doğrusu ben halka karşı utandım. İnsanların kanlar dökerek düşmanların elinden aldıkları bu yerleri idare etmeyi unutmuşuz. Bu nedenle vali ve kaymakamları anında atamak gereğini duyduk. Orada bulunan Milletvekillerinden İsmail Safa Bey, Bakanlar Kurulu kararı ile yüce heyetinize sunulup kesin karar alınıncaya kadar, vekaleten vali olarak atanmıştır. Karaisalı ilçesinde halk kendi kendini idareye başlamıştır. Mersin ve Tarsus’ta bulunan Milli Savunma heyetlerinden ikişer delegeyi Pozantı’ya çağırdık. Bunların Adana’da valiye yardımcı olmasını Yüce Meclisinizden rica etmiştim. Kabul edildiği için teşekkür ederim. Bundan sonra geriye döndük, yol boyunca oradan geçmekte olduğumuzu duyan halk gece gündüz toplanıp yanımıza geldi, görüştük. Gördüğümüz kuvvetler, alınan önlemlerle kısa süre içerisinde daha çok artırılacaktır.
Efendim tüm yolculuğumuzla ilgili özetle sunabileceklerim budur.

Hiç yorum yok: