14 Temmuz 2008 Pazartesi

TARİH : 5 AĞUSTOS 1921

BAŞKOMUTANLIK KURULMASI İLE BU GÖREVİN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANI MUSTAFA KEMAL PAŞA’YA VERİLMESİ İLE İLGİLİ KANUN ÖNERİSİ:
(Bazı milletvekilleri, cepheye yeterli askerin temini ve orduya başkomutan atanması ile ilgili kanun önerirler. Son olarak söz alan Aydın Milletvekili Dr. Mazhar Bey yaptığı konuşmada: Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa’nın adından, ününden, makamından yaralanmak gerektiğini, bu nedenle Başkomutanlığa getirilmesinin uygun olacağını söyler. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa söz alır).

MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara)- Başkomutanlık olayı nedeniyle arkadaşlarımızın hakkımda gösterdiği güvene teşekkür ederim. Yüce heyetinizin tümüyle bu görüşte olduğunu sanıyorum. Bu konuda yüce heyetinize belgeye dayalı önerim olacaktır. Öneriyi Meclis Başkanlığına veriyorum. Bu dileğimin kabulünü rica ederim.

04 Ağustos 1921

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA,

Şerefli Meclis üyelerinin arzu ve istekleri üzerine Başkomutanlığı kabul ediyorum. Ordunun maddi ve manevi kuvvetini en üst derecede artırmak, eksiklerini tamamlamak için Türkiye Büyük Millet Meclisinin kanunla vereceği görevi üstleniyorum. Ömrüm boyunca Milli Egemenliğin hizmetinde olduğumu milletin gözünde bir kez daha kanıtlamak için, bu yetkinin üç ay gibi kısa bir süre ile bağlı kılınmasını dilerim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mustafa Kemal




(Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlık Kanun taslağını okumasından sonra önce “teşekkür ederiz” sesleri yükselmesine karşın arkasından eleştiriler gelmeye başlar. Söz alan bir milletvekili yapılan önerinin “Başkomutan” adı yerine “Başkomutan Vekili” denilmesini ister. Başkomutan denildiğinde, kesinlikle padişah anlaşılacağını söyler. Bir başka milletvekili başkumandanlığın “imparator” anlamına geldiğini, bu nedenle hukuken kabulünün olanaksız olduğunu söyler. Meclisin yetkisinin bir kişide bulunmasını zararlı görenler vardır. Bazı milletvekilleri ise, Meclis Başkanı olarak Mustafa Kemal Paşa’nın halen Başkomutan durumunda olduğunu ve istediği yetkinin kendisine verilmesini isterler. Bir Milletvekili Meclis Başkanlığının Başkomutanlıktan çok büyük ve yüksek olduğunu, Başkomutanlığa indirilmesine yüreğinin razı olmadığını söyler. Mustafa Kemal Paşa’nın verdiği Kanun tasarısına, değişiklik önergeleri verilir. Birçok milletvekilinin verdiği değişiklik önergeleri, oylanıp reddedilir. Uzun tartışmalar devam ettiği sırada Mustafa Kemal Paşa söz alır).
MUSTAFA KEMAL PAŞA – (Ankara) Padişah ve Başkomutan Vekili, kullanılmış ve yıpranmış kelimelerdir. Başkomutan Vekili denildiğinde bunun etkisi azalır. Bu ad ile bu görevi yerine getiremem. Benim istediğim yetki sınırlıdır. Sadece ordunun maddi, manevi kuvvetini artırmak, tamamlamak, ordunun sevk ve idaresinde gerekli görülecek konuları anında yerine getirmektir. Başkomutan bu görevi üstlendikten sonra Yüce Meclis, önemli işlerini sakin şekilde yerine getirir. Aksi halde, Meclisin genel yetkisine el koymak aklımdan geçmemiştir. Kabul etmek gerekir ki, bu büyük yetkiyi süresiz vermek doğru değildir. Bu nedenle üç ay gibi kısa bir süre ile sınırlayıp, üç ay sonra ya süreyi uzatır, ya da kaldırırsınız. Ordunun sevk ve idaresi bu şekilde tartışmalarla olmaz. Bu görev ancak güvene dayalı olabilir. Başkanınıza güveniniz yoksa, yetki vermeyiniz. Gerçek Başkomutan, Yüce Meclisin kendisidir.
Başkomutan Vekili Mustafa Kemal Paşa diye imza atarsam, iyi bir etki oluşturmaz. Tehlike vardır, ancak henüz büyük tehlike oluşmamıştır. Düşmanı kesinlikle Ankara’nın batısında yenmeliyiz. Elimizdeki kuvvetlerle bunu elde etmek için çalışıyoruz. Alışılmışın dışında önlemler alıp, sonuca ulaşmak için Başkomutan olmayı istiyorum. Şunu bilmeliyiz ki askerlerimiz birçok yerde düşmanla gırtlak gırtlağa savaşmış, kahramanlıklar göstermiştir.
Saygıdeğer arkadaşlar, yanılmıyorsam Yüce Meclisi kuşkuya götüren konu, kanun yapma ve yürütme yetkisinin bir kişiye verilmek istenmemesinden doğmuştur. Meclisin bu konuda büyük duyarlık gösterip, ciddiye alması beni fazlasıyla mutlu etti. Ben de Yüce Meclisi oluşturan milletvekillerinden biriyim. Benim kanuni bir yetkiye sahip olabilmem kesinlikle Yüce Meclisin varlığına bağlıdır. Meclisin varlığı her hangi bir şekilde son bulduğunda, sahip olduğum tüm yetkiler sona erer. Bundan dolayı sizler tarafından Meclisin korunması benim için de hayati önem taşır. Yapılacak kanunda bu konunun açık hale gelmesi gerekir.
İzin verirseniz, geceki önergemi maddeler halinde Yüce Heyetinize sunuyorum. Onun üzerinde görüşme ve tartışma yapılabilir.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANI MUSTAFA KEMAL PAŞA’YA BAŞKOMUTANLIK VERİLMESİ HAKKINDAKİ KANUN

Madde 1.- Ulus ve yurdun yazgısına el koyan ve tek yüce kuvvet olan, üyelerinin Anayasaya göre yasama dokunulmazlığına sahip olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi, Başkomutanlık görevini Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa’ya vermiştir.
Madde 2.- Başkomutan, ordunun maddi ve manevi kuvvetini en üst derecede artırmak, sevk ve idaresini sağlamlaştırmak konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinin buna ilişkin yetkisini Meclis adına kullanmaya gerçek yetkilidir.
Madde 3.- Bu yetki üç ay süre ile geçerlidir. Meclis gerekli gördüğünde bu sürenin bitmesinden önce bu ad ve yetkiyi kaldırabilir.
Madde 4.- Bu kanun yayın tarihinde yürürlüktedir.
Madde 5.- Bu kanunun uygulanmasında Türkiye Büyük Millet Meclisi yetkilidir.

(Tartışmalara neden olan kanun, yapılan oylama sonucu 13 aleyhte oya karşı 169 oyla kabul edilir. Kanunun kabulünden sonra Mustafa Kemal söz alır.)

MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara)- Arkadaşlar Yüce Meclisin Başkomutanlık görevini yerine getirmek üzere gösterdiğiniz güvenden dolayı teşekkür ederim. Tüm varlığımla bu güvene layık olduğumu kısa zamanda gösterip, inşallah başarılı olacağım.
Şimdi size ve Bakanlar Kuruluna ilk önerim şudur. Milli Savunma Bakanlığına, İçişleri Bakanı olan Refet Paşa geçmelidir. Fevzi Paşa sadece Genelkurmay Başkanı görevini üstlenmelidir. Ben de Başkomutan olarak kendisine katılırım.
İç ve dışa karşı Meclisin ve Bakanlar Kurulunun çok kuvvetli görünmesi gerekir. Eğer Bakanlar Kurulunu kuvvetlendirmek gerekirse, oradaki arkadaşlarımızın her biri yerlerini anında diğerlerine vermeye hazırdır. Ben Bakanlar kurulunu oluşturan arkadaşlardan hiçbirinin, ne olursa olsun burada oturacağım diyeceğini sanmam. Bakanlar Kuruluna güvenelim, ufak tefek nedenlerle hırpalamayalım.
(Bu görmelerden sonra 11 Ağustos 1921 tarihinde 107 milletvekilinin imzasını taşıyan bir önerge ile Mustafa Kemal Paşa’ya verilen Başkomutanlık yetkisi adeta denetlenmek istenmiştir. Her ne kadar önergeye imza atanların çoğu, bu tür bir amaçları olmadığını belirtmişlerse de, önerge ile ilgili söz alan Mustafa Kemal Paşa şunları söyler).
MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara) – Efendiler 107 imzalı bu önergenin özellikle ikinci maddesi Başkomutanlıkla ilgilidir. Bu maddeye göre, ordunun sol yanı, sağ yanı, merkezi karargahını denetlemek için üçer kişilik heyet gönderilmek isteniyor. Bu Başkomutanın görevidir. Benim görevimi yapamadığımı gösterir. Başkomutanlık kanunu varken bu tür bir madde görüşülemez.
Hiç bir orduda bu tür bir yöntem yoktur. Sadece Sovyet ordusunda olmuş, ordu da bu nedenle dağılmıştır. Benim çok önemli görevlerim vardır. Başkomutan detaylarla ilgilenmez. Detaylarla ilgilenecek makamlar, memurlar vardır. Yüce Meclisin bildiği gibi Genelkurmay vardır, Milli Savunma Bakanlığı vardır. Bunlarında memurları detaylarla uğraşırlar. Eğer görevlerini yapmıyorlarsa, benden sorabilirsiniz, ona göre önlem alırız. Bana kanunen Başkomutan yetkisi verdiniz. Ben bu yetkiyi kullanırken, bir yandan da siz kullanamazsınız. Görevime kimseleri karıştırmam. Ancak Meclisin verdiği yetkiyi kötüye kullanırsam bu yetkimi kaldırabilirsiniz. (yok öyle değil sesleri).
Konya, Ümraniye, Zara, Keskin, Yozgat, Bala’da çıkan olayları millet yapıyor. Olaylarda düşman parmağı var. Saf olan millet gerçekleri geç görüyor ve kandırılıyor. Gerçekleri açıklamak için bir gazete çıkaracak paramız dahi yoktur.
Sakarya zaferinden sonra Fransız delegelerle görüşmeler sürüyor. İngilizlerle İstanbul’da ilişki içindeyiz. Kars’ta Ruslarla görüşmeler devam ediyor. İtalyanların başvuruları var. Şunu bilmeliyiz ki, çok kuvvetli bir şekilde karşılarına çıkmazsak, yemin ederim hepsi ilişkiyi keser ve yüzümüze bile bakmadan, çantalarını alır gider.
Yurtta güvenliğin tam olarak sağlanamadığı doğrudur. Düşman Ankara yönünde ilerlerken, bazı yerlerde fesatçılar yeniden fesat ocağını yaktılar ve aleyhte çok propaganda yaptılar: ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi dağılacak, Hükümet dağılacak. Yunan ordusu Halifenin ordusudur’ diyenler var. Bu cahil insanlar, başarının önemini anlayamadılar. Güvenliğin Başkomutanlıkla da ilgisi vardır. Verdiğim kararlarla bu iş kökünden çözülecektir.
(Konu ile ilgili bir çok milletvekili söz alır. Milletvekillerinden biri, Mustafa Kemal Paşa için şunları söyler: ‘Paşa Hazretler bu milletin önünde kutsal bir bayrak olmuştur. Onu önde gördükçe cesaretimiz artıyor. Paşa Başkomutan olarak komutayı ele aldığında kesinlikle zafere ulaşılacaktır.’ Oturumu yöneten Meclis Başkanı konu ile ilgili görüşmenin yeterliliğini oya sunup oturuma son verir.)
(Yunan kuvvetlerinin Eskişehir’e girmesinden sonra, Ankara’ya doğru ilerlemesi üzerine Bakanlar Kurulu Fevzi Paşa başkanlığında toplanır. 5 Ağustos 1921 tarihinde Bakanlar Kurulu’nun Kayseri’de toplanma kararı aldığı açıklanır. Daha sonra Meclisin de Kayseri’ye taşınması gündeme gelir. Bu konu uzun süre tartışılır. Sonuçta Meclisin uygun göreceği bir zamanda taşınması kararlaştırılır. Arada bir süre geçtikten sonra 22 Ağustos günü yapılan oylama sonucu Meclis’in Kayseri’ye taşınması kararlaştırılır.
Fevzi Paşa konu ile ilgili yaptığı konuşmada şunları söyler: Düşman şu anda ilerlemesini durdurmuştur, ancak on beş gün içinde yine Ankara’da tehlike yaratabilir. Taşınma kararı bir hafta içerisinde uygulamaya konulmalıdır. Tehlike olmazsa, Meclis yine burada kalır. Meclis çoğunluğunun Ankara’da kalma koşulu ile önce aileler gönderilir. Taşınma sırasında gereken yüz, yüz elli arabayı Milli Savunma Bakanlığı ve Bakanlar Kurulu sağlayacaktır. Bakanlar Kuruluna vekaleten taşıma işlemlerini Müsteşarlardan kurulu bir komisyon yapacaktır.’ Bir kısım milletvekilleri kurulacak komisyonlarda milletvekillerinin de bulunmasını ister. Bunun üzerine Fevzi Paşa komisyonlarda birlikte çalışmalarını önerir).

Hiç yorum yok: