14 Temmuz 2008 Pazartesi

TARİH:9 MAYIS 1920

MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN ASKERİ VE SİYASİ DURUM HAKKINDA YAPTIĞI KONUŞMA:

Saygıdeğer arkadaşlarıma sizleri içinde bulunduğumuz olaylara ilişkin aydınlatmayı çok yararlı görüyorum.

Geçenlerde genel durumla ilgili bilgi verirken söylemiştim. 2 Nisan günü Arif Bey emrindeki az sayıdaki askeri birlik, Çarşamba yöresindeki asileri yola getirdikten sonra Mudurnu’ya gitme emrini almıştı. Bu konuda gerekli planlar önceden yapılıp kendisine bildirilmişti. Ancak bu sırada Düzce’de isyan çıktı. Arif Bey kuzeye doğru hareket etti. 2 Mayıs günü Bolu yöresine ulaştı ve yapılan çarpışmada başarılı oldu. Asilerin elinden bir dağ topu, iki makineli tüfeği aldı. Bolu’ya üç saat uzaklıkta arkasını dağlara verip durdu. İzmit yöresinde bulunan askeri birliğimiz ancak ayın beşinci günü hareket etti. Arif Bey’in Bolu’ya girmesiyle birlikte, bu birliğin bir an önce Gerede yönünde birleşmeleri gerekirdi. Bu sıra da Arif Bey’in birliğine saldırı oldu. Savaş 4 Mayıs günü sabahtan akşama kadar devam etti. Yerinin iyi seçilmiş olması nedeniyle asileri bulunduğu yere yanaştırmadı. Saldırılarını uzaklaştırdı. Arif Bey’e yardım edecek kuvvetlerin yürüyerek ulaşması ancak iki üç güne aldı. Bu nedenle 4-5 Mayıs akşamı güneş batması ile Arif Bey bulunduğu yerden doğuya Karadoğan’a çekildiği zaman, saldırı yeteneğini ve gücünü korur durumdaydı. Kızılcahamam ve Çerkeş’ten Gerede yönüne yürüyen Vasfi Bey’in komutasında bir birliğimiz vardı. Arif Bey bu birlik komutanından Gerede’de daha önce karışıklık çıktığı için önlem almasını istedi. Gerede’liler bu şekilde doğudan ve güneyden kuvvetlerin gelmekte olduğunu görünce; telgraf haberleşmesi ile kendilerinin kandırıldığını, asileri kurtarıcı sandıklarını söylediler. Vasfi Bey birliği Gerede’ye yüz metre yaklaşınca her yerden tüfekler atılmaya başlamış. Bu arada Memduh Efendi adında subay rolü yapan birinin, asilerin elinden kurtulup yirmi kadar asker ve iki makineli tüfekle geldiğini söylüyor ve orada beklemede olan askeri birlik (müfreze) olduğuna Vasfi Bey’i inandırıyor.

Kızılcahamam birliği Rüştü Bey komutasındaydı. Yedi Mayıs günü Gerede’ye yaklaştığı zaman sağından, solundan silahlar atarak onu da aldatmaya çalışırlar. Arif Bey durumu anlayınca Gerede’ye giriyor. Onu da kandırmak istemişlerse de aldanmamış. Arif Bey’in Gerede’ye varışı sırasında diğer birlikler zorunlu olarak geri çekilmiş bulunuyor. Bu durumda yalnız başına orada kalmayı uygun bulmuyor. Bugün Kızılcahamam’a gelmiştir. Gerede’yi isyana kışkırtanlar yine Düzce ve Bolu’dan gelip, halkı zehirliyorlar. Halk gerçeğin ne olduğunu anlamadan hemen silaha sarılıp ateş ediyor.

Bizim Mudurnu’da da bir kısım kuvvetlerimiz vardı. Mudurnu’nun kuzey doğusunda Abat serisinde asilerin yeniden toplanmakta olduğuna dair Mudurnu Birlik Komutanlığı’ndan telgraf geliyordu. Birliğimizin komutanı o yöne keşif kolları göndermiş. Şu ana kadar toplanan asilerin sayısı iki yüz kadar olmakla birlikte, durumunun savunmaya uygun olduğunu bildiriyor. Yine bildiğiniz gibi bizim Geyve’de de kuvvetlerimiz vardır. Yalnız Geyve Boğazı kuzeyinde ki Sapanca Boğazı açık kalıyordu. Keşif yapmak için o yöreye giden bir kısım askerler asilerle çarpışmış. Asiler sayıca fazla olduğu için Sapanca’yı elde bulundurmak imkanı olmadığından, orayı bırakmışlardır. Demek oluyor ki bizim kuvvetlerimiz Safranbolu, Çerkeş, Kızılcahamam, Mudurnu ve Geyve’de bulunuyor. Asilerin halkı zehirlemek için tek silahı, arz ettiğim gibi olumsuz propagandadır. Her asiye bir at, yüz elli lira aylık, bir tüfek söz veriyorlar. Ancak tüm bu sözlere karşın ortaya koydukları, büyük bir şey değildir. Kızılcahamam’da Arif Bey birliğine yeni ve yeterli kuvvetlerimiz gelmiştir.

Konya’da uzun zamandan beri ufak tefek duyarlıklar olduğu anlaşılıyordu. Bozguncu bir cemiyetin varlığı ortaya çıkarıldı. Bunun üzerine bu bozguncu cemiyetle ilişkisi olanlar tutuklanmaya başlandı. Ertesi gün 6 Mayıs 1920 tarihinde bu şahıslar kendilerini kurtarmak için, suçsuz olan halka karışıklık çıkarttılar ve Konya’da isyan oldu. O anda yörede bulunan kuvvetlerimizden yeteri kadarını, göz dağı vermek üzere Konya’ya yola çıkma emri verdik. Konya’daki komutanımız az bir kuvvetle, asileri silahla kovmuştur. Bunun üzerine orada ki isyan tümüyle yok edildi. Ön ayak olanlar izlenip tutuklanıyor. Bunlarla ilgili Yüce Meclisinizin çıkardığı yasalar uygulanacaktır.

Kilikya cephesindeki durum da küçük bir değişme olabilir. Oldukça çok sayıda Fransız kuvveti Pozantı’yı kuşatmıştı. 3 Mayıs günü bu Fransız kuvvetleri buradan kovuldu. Oradaki kuvvetlerimizin saldırısı sonunda, Fransızlar kuşatmayı kaldırıp, üstelik Cerablus (Karkamış ilçemizin karşısında, Suriye sınırları içinde kalan ilçe) yönünde çekilmek zorunda kalmışlardır.

Bugün Antep’le doğrudan doğruya telgraf haberleşmesi yaptık. Biraz önce adı okunan Kılıç Ali Bey de oradaydı. Buradaki Fransızlar Cerablus’ta ki kuvvetlerinin yanlarına çekildiler. Oradan Urfa’ya doğru hareket etmişlerse de, Sürüç’te bulunan kuvvetlerimizin çarpışması ile karşılaşıp orada kalmışlar. Kilikya cephesinde başka önemli bir durum yoktur. Son durum bu şekildedir. Arkadaşlar, asilere karşı durumumuz çok güçlüdür. Önce uyarıda bulunuyoruz. Ancak bozguncuları köklü bir şekilde yola getirmek için de gerekli girişimleri yapıyoruz.
HAMDULLAH SUPHİ BEY (Antalya Milletvekili) – Paşa Hazretleri Kafkasya’dan alınan son bilgilere ait açıklama yapar mısınız ?
MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla)- Kafkasya’dan alınan son bilgiler ajanslarla bir dereceye kadar aynen yayınlanmaktadır. Son durumda bildiğiniz gibi Kızıl Ordu emrinde görev alan Müslüman bolşevik ordusu Bakü’ye girmiş, daha sonra Ermenistan sınırına kadar gelmiştir. Ermenistan’a saldırmak üzere Karabağ yöresinde ve Gence civarında yığınak yapmaktadır. Gürcistan’ın bir kısmı karşı görüşte olduğu halde, Rus kuvvetlerine karşı ufak çapta saldırı yapmak için ayağa kalkmışlardır. Yine kuzey batıdan gelen kuvvetler yığınak yapmaktadır. En önemli ve son safha budur.
TUNALI HİLMİ BEY (Bolu Milletvekili)- Trakya ile ilgili bilginiz var mı?
MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla)- Batı Trakya’da en son durum; orada bir merkezi heyet vardır: Trakya Paşaeli Merkezi Heyeti. Kongre sonucunda o merkezi heyete Trakya’nın yönetimini verdiler. Orada bulunan kolordu komutanı bu heyetin içinde ve Meclisimizde de yine bölgenin temsilcisi olarak seçilmiştir. İzledikleri program bütünüyle bizim izlediğimiz programdır. Aslında eskiden bu yana Fransızların Trakya’yı kazanmak için bir kısım girişimlerde bulundukları anlaşılıyor. Ayrıca yakın zamanda Cafer Tayyar Bey’i, Franchet d’ Esperey ile görüşmek üzere çağırdılar. Cafer Tayyar Bey de İstanbul’a gidiş ve dönüşünde ayrıntılı bilgi verdi. Bu görüşmüşler, büyük bir ihtimalle onların morallerini bozmuş olmalı. Oradaki merkezi heyet ve komutanın kararı, sonuna kadar karşı koymaktır. Bizim de kendisine vermiş olduğumuz talimat; “Size üstün güçlerle saldırılsa ve Trakya bütünüyle ele geçirilse de, yine onların aldığı kararları kabule yetkili değilsiniz.” şeklindedir. Büyük Millet Meclisi’nin vereceği kararlar ile birlikte bütün ülkenin yazgı ve talihinin çözüleceğini söyledik. Bu şekilde hareket ediyorlar.
Batı Trakya’da yine bir İslam Meclisi kongresi toplandı. Onlar yürütme heyeti oluşturup, dıştan bir idare altında yaşamak istediler. Batı Trakya’da bir İslam idaresi vardır. Fransızlar da devamlı olarak bunlara sahip çıkmaya çalışmaktadırlar. (Aydın ile ilgili bilgi sesleri).
Rafet Bey, Aydın cephesi genel durumu ile ilgili bilgi verecektir. (Yeni bir olay var mı? sesleri). Yeni bir olay yoktur. Sadece İngilizler devamlı kötü haberler çıkarıyorlar. Duyduğunuz zaman rica ederim bize sorunuz. Bizim Biga yöresinde başarılı olduğumuz gün Yunanlılar hücum etti şeklinde acele bir haber çıkardılar. Bunu bize çok kısa sürede ulaştırdılar. O kadar kesin bilgi vermişlerdi ki, inanmak gerekti. Sonra bunun İngiliz planı olduğunu anlaşıldı. Bizim kuvvetlerimizi cepheye bağlı bırakmak için yapıldığı anlaşıldı. Yunanlıların bugün saldırıya geçmeleri gerekirdi. Ancak bu saldırı olmadı. İngilizler bizi birbirimize kırdırmak için bunu yapıyorlar. Biz gerçek düşmanların Yunanlılar ve İngilizler olduğunu anlıyoruz. Bu gerçeği milletin ve özellikle bilgisiz olanların gözünde canlandırmak gerekir. Bugün için başkaca bir şey yoktur.
MÜFİT EFENDİ- (Kırşehir Milletvekili)- Dıştan başka bilginiz var mı?
MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla)- Geçen gün sunmuştum. Fransızlar tarafından ileri sürülen iki madde ile ilgili kendileriyle görüştük. Doğrusu önerdikleri maddeleri çıkarımıza uygun görmedik. Ayrıntılarla ilgili şu anda görüşme gereği duymuyoruz. Biz bütün insanlarla anlaşmak istiyoruz. Kimse ile durup dururken savaş ve tartışmak istemiyoruz, barıştan yanayız. Bundan dolayı Fransızlarla yalnız Kilikya sorunu ile ilgili değil; tüm yazgımızla ilgili alınan kararları görüşmek üzere bir heyetin buraya gelmesini istedik. Onlar da önerimizi kabul ettiklerini bir telgrafla bildirdiler. Doke adında yetkili bir kişi buraya gelmek üzeredir. Bu şekilde Fransızlarla kesin görüşme yapabiliriz ve ihtimal anlaşırız. (İnşallah, inşallah sesleri)
FUAT BEY- (Çorum Milletvekili)- İstanbul bizimle anlaşmak istiyormuş, bu konuda bilgi verir misiniz?
MUSTAFA KEMAL PAŞA - Bundan dört beş gün önce Leon adında biri Çanakkale üzerinden bizi arayıp: “Söyleyeceklerimiz çok önemlidir, o nedenle haberleşmeyi geceye erteleyelim.” dedi. O gece görüşmediler, ancak bir iki gece sonra bu kez İzmir eski valisi Nurettin Paşa imzası ile bir telgraf geldi. Bu telgrafta deniliyordu ki: “Ben iki arkadaşımla birlikte, İstanbul’un sizinle anlaşmasına aracılık etmeyi yurdun yararına sayıyorum. Buradaki hükümet ve İngilizler bunu uygun gördüler. Sizin de uygun cevabınızı bekleriz.”
Telgrafı Temsilciler Kurulu Başkanı diye yazdıkları için Fevzi Paşa imzası ile verilen yanıtta: “Ülke içinde seçim yapıldı, Büyük Millet Meclisi kuruldu, Bakanlar Kurulu oluşturuldu, Vatan Hainliği Yasası çıkarıldı. Sözün kısası yaptıklarımız ile ilgili olarak ne söylemek gerekirse tamamı söylendi ve anlatıldı. Şu anda hangi makamla görüşmek isteniyorsa hazırız.” dedik. İkinci başvurularında Nurettin Paşa bu işe girişenlerin, Yakup Şevki ve Genelkurmay İkinci Başkanı Kazım Paşa olduğunu bildirdi: “Telgraf haberleşmesi ile anlaşmak olanağı olmadığından, tarafınızdan yetkili bir heyeti İstanbul’a gönderin görüşelim ve anlaşalım.” diyordu.
Biz de yanıt olarak dedik ki: “Çok yerindedir, gerçekten telgrafla anlaşmak olanaklı değildir. Ancak Mudanya’ya geliniz ve ne zaman geleceğinizi bize bildiriniz. Bizden de yetkili kişiler orada hazır bulunur.” Bu nedenle Bursa’ ya da gerekli talimat verildi. Fakat ondan sonra bir daha başvuru da bulunmadılar.
MÜFİT EFENDİ- (Kırşehir Milletvekili) – Acaba gerçekten Nurettin Paşa mı idi?
MUSTAFA KEMAL Paşa (Devamla)- Evet gerçekten Nurettin Paşa idi. İstanbul’dan yeni gelen arkadaşlarımızdan biri Nurettin Paşa ile görüşmüş. Bu arkadaşların olduğu gerçektir. Ferit Paşa hemen anlaşmaya yanaşıyor, önerimizi memnunlukla kabul ediyor. Ancak bu durum, her an bizim güçlü olmamıza bağlıdır. Başvuru, Biga olayında kesin sonuç alındığında ve Arif Bey’in Bolu’ya girdiği gün olmuştur. (Evet sesleri) Biz ne kadar güçlü olursak ilişkiler sürecektir.
Ayrıca İngilizlerin de başvurusu mevcuttur. İngilizler daha önce Balıkesir’e bir heyet göndermişler Milli Kuvvetler temsilcileri ile görüşmüşlerdir. Milli Kuvvetlerin amacını sorup, Ankara ile görüşmelerine aracılık edilmesini istemişlerdir. Verdiğimiz direktifte: ‘Bir daha geldiklerinde Hükümet Başkanı veya yetkili kişi olduğu zaman görüşüleceğini söyleyiniz. Temelde anlaşmak isterlerse bizimle görüşmeleri gerekir.’ dedik.
MAZHAR MÜFİT BEY (Hakkari Milletvekili)- Süleyman Şefik Paşa ile ilgili bilgi verir misiniz?
MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla)- Padişah yanlısı Süleyman Şefik Paşa‘nın birkaç gün önce iki batarya top, iki büyük makineli tüfek, üç bölük piyade kuvveti ile İzmit’e geldiği bilgisi verilmişti. İkinci bir bilgide; “Süleyman Şefik Paşa özel bir trenle karadan İzmit’e gelmiştir. Yanındaki yüksek dereceli subaylar da vardır.” denildi. Bu asılsız haberleri Bolu ve Düzce asileri yayıyorlar. Dün akşamüzeri aldığımız bilgiye göre gelen kuvvetler gerçekten topçu, makineli tüfek ve piyadeden oluşan birliklerdir. İzmit çevresinde yapılan tel örgü dışında orduya konaklama yeri kurulmuştur. Ayrıca bize verilen bilgiye göre askerler, ilk uygun zamanda bizden yana geçeceklerdir. Biz ölçülü hareket edip, önlem almakla yükümlüyüz. İngilizler bu kuvvetlerden kuşkulanmış, tüfek ve topların kamalarını almışlar. Sonra Bildiğiniz gibi Tıp Okulu öğrencileri, Harbiye öğrencileri öğretmenleriyle birlikte buraya geliyorlar. Tıp Okulu küçük birlikler halinde Kandıra’ya varmışlardır. Fakat sanıyorum ki, Harbiyeliler kötü durumdalar, Çamlıca’dan uzaklaşamadan jandarmalar tarafından yakalanıp tutuklanmış olabilir.
Rüştü Bey adındaki kişi jandarma binbaşısıdır ve önceden Bursa’dan kaçmıştır. Ereğli’den Kastamonu’ya çekilen bir telgrafta, Rüştü Bey’in beş yüz kişilik bir kuvvetle Sakarya nehri civarında Melen’de, emir ve talimat beklediği bildiriliyordu. Ancak biz bu şahsa kuşkuyla baktığımızdan, hemen emir ve talimat vermedik. Daha fazla araştırma yapıyoruz.
BİR MİLLETVEKİLİ- (Adı ve ili yazılmamış)- Paşa Hazretleri Araplarla ile ilgili bir şey söylenmedi.
MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla)- Suriyelilerin çeşitli merkezlerden bizimle anlaşmak istediklerini daha önceki konuşmamda söylemiştim. Emir Faysal, bizimle ilişki kurmadan önce Hükümet Merkezi ile de görüşmüştü. Suriye Sultanının gönderdikleri bir delegeye, Emir Faysal ve Hükümeti onayladıktan sonra yetkili kişilerle yeniden buraya gelmesini söyledik. Önceki gün Iraklı Sıtkı Bey adında bir kişi ile buraya gelmek üzere Mardin’den hareket ettiklerini öğrendik. (Çok iyi sesleri). Efendim; başka sorunuz var mı? (Teşekkür ederiz sesleri).

Hiç yorum yok: