14 Temmuz 2008 Pazartesi

TARİH: 9 OCAK 1922

OLAĞANÜSTÜ SAVAŞ KOMİSYONU KANUNU İLE İLGİLİ BAŞKOMUTAN MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN YAPTIĞI KONUŞMA:
(Bir kısım milletvekilleri tarafından hazırlanan on bir maddelik “Olağanüstü Savaş Komisyonu Kanunun” birinci maddesinde amaç şu şekilde açıklanır: Ordunun güçlendirilmesi ve yurdun savunması için gerekli bütün yapılacakları hazırlamak. Ulaştırma işlerinin verimli şekilde düzenlenmesi ve bakanlıklar arası işlemlerinin en etkin şekilde yönetilmesi amacıyla bir Olağanüstü Savaş Komisyonu oluşturulmuştur.
Gizli oturumlarda günlerce görüşülen bu kanunun leh ve aleyhinde birçok milletvekili söz alır. Çıkacak kanunu Anayasaya aykırı görenler olduğu gibi, komisyona geri gönderilmesini isteyenler de olmuştur. Bu arada söz alan Milli Savunma Bakanı Refet Paşa; Milli Savunma Bakanlığının Fevzi Paşa’nın başında bulunduğu Genelkurmay Başkanlığı’nda birleştirilmesini ister. Ayrıca Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’yı kıyasıya eleştirir. Başkomutanlık teşkilatı dahil olmak üzere idari teşkilatlarda esaslı değişiklik yapılmasını ister. Refet Paşa oldukça uzun konuşmasının sonunda; Başkomutan’ın emredeceği herhangi bir yerde çalışmaya hazır olduğunu belirtir. Kendisine şu ana kadar beslediği saygıyı bundan sonra fazlasıyla göstereceğini söyler.
Milletvekili Hoca Şükrü Efendi ise yaptığı konuşmada şeriatın ilanını ister. İsviçre Kanunu’nun milleti kör ettiğini anlatır. Konuşması bittiğinde Hoca Şükrü Efendi, sürekli alkışlanır.
Bir milletvekili Başkomutanlık Kanunu’nun ikinci maddesinin yapılacak işlerden fazlasını kapsadığını, bu nedenle çıkarılacak Olağanüstü Savaş Komisyonu Kanunun boşuna zaman kaybına neden olduğunu anlatır.
Görüşmeler devam ederken, bir süre sonra Olağanüstü Savaş Komisyonu Kanunu bir yana bırakılır. Milli Savunma Bakanlığı Genelkurmay Başkanlığıyla birleştirilmeli midir? Yoksa çalışmalarına ayrı ayrı mı devam etmelidir? Bakanlar Kurulu Başkanı Fevzi Paşa, aynı zamanda Genelkurmay Başkanlığını da birlikte yürütmeli midir? Aksi halde görevlerden sadece birini mi yürütmelidir? Sorularına da leh ve aleyhte görüşler belirtilir. Bu konuşmalardan sonra Başkomutan Mustafa Kemal Paşa söz alır).
MUSTAFA KEMAL PAŞA (Başkomutan) (Ankara)- Efendiler, benden önceki arkadaşların konuşmalarını Mecliste bulunmadığım için duymadım. Ancak anladığım kadarıyla söylüyorum, ortada bir kanun tasarısı vardır. Onun üzerinde görüşler söyleniyor. En son konuşan Ömer Lütfi Bey cephede iki ordu karargahı olduğunu ve bunların birbirinden uzak olduğunu söylüyor. Hayır efendiler, gerçek öyle değildir. Dünyadaki en yakın olması gerekli karargahlar kadar birbirine yakındır. Bundan dolayı ordu karargahı ile cephe karargahlarının ayrı yerlerde bulunması, Başkomutanın ve Genelkurmay Başkanı’nın ayrı yerlerde bulunduğu sözleri gerçekçi değildir. Gerekeni Başkomutan ve Genelkurmay Başkanı takdir eder.
Ondan önce bir başka arkadaşımız Milli Savunma ile Genelkurmay Başkanlığının birleştirilmesini önerdi. Efendiler, esasen Milli Savunma ile Genelkurmay, Başkomutanlığın kabulü üzerine birleşmiştir. Bildiğiniz gibi Başkomutan, Genelkurmay Başkanı ile savaşın sevk ve idaresine uğraşıp, planlar yapmaktadır. Teşkilatlanmamız iyidir, bölümlerimiz düzgündür. Herkes görevini yerine getirmektedir. Bu nedenle Başkomutan hiç bir zaman size gelip şikayette bulunmamıştır.
Ordunun giydirilmemesinden ve diğer eksiklerinden dolayı hepimizde bir kuşku vardır. Bu eksikleri bir an önce tamamlamak istiyoruz. Yüce Meclisinizde uzun zamandan bu yana konuyla ilgili şiddetli tartışmalar devam ediyor. Başkomutanlık, Milli Savunma, Genelkurmay bu komisyonun kurulmasına karşı çıkmadı. Ancak şunu açıkça söylemek istiyorum ki, kurulacak komisyonun sizin isteğiniz şeyleri yapacağına inanamıyorum. Ancak yapılmış ve yapılacak işleri görmek için bunun kurulmasına taraftarım. Bu komisyon da görecektir ki elden gelen her şey yapılmaktadır. Bunu görecekler ve Yüce Heyetinizi bu şekilde tatmin edeceklerdir.
Efendiler, Yüce Meclisiniz her türlü kanun yapmaya ve Bakanlar Kurulu’nu denetlemeye yetkilidir. Ancak çıkacak kanunlar ciddi bir tabana dayanmalıdır. Her hangi bir konuda öneri getirdiğimizde çoğu kez kaçıyor ve kabul etmiyorsunuz. Bu nedenle, önemli bir çok meseleyi çözmek imkanı yoktur. Bakanlar Kurulu Başkanlığı, başlı başına bir olaydır. Başbakanlık sorunu hazırlanmakta olan kanun tasarısı ile buraya gelecektir. O zaman görüşülür, Meclisin genel görüşü hangi noktada ise ona göre karar verilir. Bu nedenle şu anda bahsetmek istemiyorum.
Çok sorulan Milli Savunma ve Genelkurmayın birleştirilmesi olayına gelince; bildiğiniz gibi bundan bir süre önce Genelkurmay Başkanı, aynı zamanda Milli Savunma Bakanı idi. Yani her iki bakanlık bir elde bulunuyordu. O zaman da eleştiri konusu olmuştu. Ayrıca Refet Paşa da bu konuda direnmişti. Demek ki şimdiye kadar deneme sonucu, birleştirilmesi lüzumuna inanmışlardır. Bu nedenle bir elde bulunuyor.
Bundan ayrı olarak; “Bu idare şekliyle Hükümetin çalışma imkanı yoktur.” denildi. O halde eleştiri konusu askeri kuruluş değil, başında bulunan insanlardır. “Bunlar birlikte faydalı olamamışlardır, neden daha iyi yürümesin?” deniyor. Efendiler, Başkomutan olarak diyorum ki, başka türlü bir yapıda daha yararlı iş yapacak olan varsa, görevimden ayrılırım.
Yerimin savaş karargahı olması isteniyor. Askeri birlikler ile bağlantı kuracak batı cephemizin karargahı vardır. Başkomutan bir köydeki cephe karargahında oturamaz. Meclis Başkanı, bütün başkanların başında olduğuna göre, Başkomutanlık karargahı burasıdır.
Meclis Başkanının aynı zamanda, Bakanlar Kurulu Başkanı olması uygun olmaz. Ancak şu noktayı göz önünde bulundurmak gereklidir. Genelkurmay Başkanının aynı zamanda Bakanlar Kurulu Başkanı olması bir zorunluluğun sonucudur. Fevzi Paşa, Sakarya Savaşı nedeniyle ve ondan sonra cephedeydiler. Neden dolayı buraya gelmek zorunda kaldı? Paşa dönmedikçe görüşmelere devam edilemiyordu. Ondan başka başkanlık edecek kimse bulunamadı. Bakanlar Kurulundaki arkadaşların ricası üzerine geldi. Paşa bu durumdan her gün şikayetçidir, daha iyi bir çözüm bulunmalıdır.
Arkadaşlardan biri, “Meclis Başkanlığı ile Başkomutanlık bir insanda birleşebilir mi?” diye sordu. Efendiler, benim üzerimde ismen birçok görevler vardır. Ancak hepsini Meclis, yani siz verdiniz. Görevim alınan kararları yerine bildirmek ve Bakanlar Kurulu kararlarının altına imza koymaktır. Başkomutan olarak sahip olduğum yetki, doğrudan doğruya Genelkurmay Başkanının yapacağı görevdir. Ben Yüce Heyetiniz karşısında sorumlu olmam nedeniyle, sizden aldığım bu yetkiyi sadece olağanüstü zamanlarda kullanırım. Başkomutan top, tüfek altında komutanlık görevini yerine getirir. Aksi halde ben cephenin gerisinde oturacak komutan değilim. Bu görevleri yapacak arkadaşlar varsa, Meclis Başkanlığından da, Başkomutanlıktan da çekilmeye hazırım. (Gürültüler, mesele yoktur sesleri). Benim varlığım yurdun çıkarına zarar veriyorsa, vereceğiniz karara itiraz etmeyip, uyacağım. (Gürültüler, ‘Hayır’ sesleri).

Hiç yorum yok: