14 Temmuz 2008 Pazartesi

TARİH: 4 ŞUBAT 1921

MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN LONDRA KONFERANSI İLE İLGİLİ KONUŞMASI:

(Sevr Anlaşması’nın değiştirilmesi ile ilgili 21 Şubat’ta Londra’da yapılacak barış görüşmeleri için Mecliste gizli oturum yapılır. Bu konferansa Ankara’dan katılması istenilen delegeler için yapılan çağrı, İngiltere’den değil, İstanbul Hükümet Başkanı Tevfik Paşa tarafından gelir.)
Bakanlar Kurulu adına ilk söz alan Milli Savunma Bakanı Fevzi Paşa yaptığı konuşmada özetle şunları söyler: “Bu konferansa Türkiye Büyük Millet Meclisi delegeleri olarak çağrıldık. İstanbul delegelerinin bize katılıp, birlikte gitmelerini önerdik. Ancak gelen yanıtta tersi isteniyordu. Tutsak duruma gelmiş olan İstanbul hükümetine bağımlı olamazdık. Öneriyi kabul etmedik. Bu nedenle Bakanlar Kurulunun saptadığı delegeleri Antalya yolu ile göndermeyi kararlaştırdık.”
(Fevzi Paşa’nın konuşmasından sonra söz alan birçok milletvekili, önce Bakanlar Kurulunca isimleri saptanan delegelerden kimine itiraz eder. Daha sonra konferansa delege gönderilsin, gönderilmesin şeklinde itirazlar olur. Yine konferansa ayrı gidilsin, İstanbul delegeleri ile birlikte gidilsin şeklinde karşı görüşler ortaya atılır. Görüşmeler günlerce devam eder. Konuşmalar uzayınca Mustafa Kemal Paşa söz alır).
MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara)- Söz konusu olan olay çok önemlidir. İstenilen odur ki, bütün arkadaşlar duygularını ortaya koysun ve Bakanlar Kurulu görevini devam ettirsin. Bunun için yarın gece de çalışabiliriz.
Şu anda uygun olacak bir iki karar alınmasını arzu ediyorum. Önce birçok arkadaşın dediği gibi, İstanbul’a Yüce Heyetinizin kararı alınıp gönderilmesi çok yerinde olur. Meclis Başkanlığı bu kararı uygun şekilde yazdıktan sonra, yarın devam edecek oturumda okunur. (Uygun olur sesleri). İkincisi; delege heyeti için Meclis Başkanlığına başvuruda bulunmak. Ben daha iyi yaparım diyenler varsa, kendileri de başvuruda bulunabilir.
(Bu konuşmadan sonra Meclis Başkanı oturumu kapatır. Bir gün sonra aynı konu ile ilgili olarak Mustafa Kemal Paşa yeniden söz alır).
MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara)- Efendiler, Yüce Meclisi aydınlatmak için sunuş yapmak istiyorum. Dün dinlediğim tartışmalar sonucu inancım şudur: Delege heyetini bu ad altında değil, politik heyet adı altında gitmesini isteyen arkadaşlar var. Bu arkadaşlara göre bu ad altında gidilirse Sevr anlaşması kabul edilmiş gibi olunur. Düşünüldüğünde bu olasılıktan ancak kuşku duyulabilir. Oraya gidecek delege heyeti; “Biz Sevr Anlaşması’nı kabullendik.” demeyecektir. Yüce Heyetinizin vereceği yönerge (talimat) doğrultusundaki esasları kabul ettirmek için çaba gösterecektir.
Arkadaşlarımız sorunun tartışılması sırasında görüşlerini ortaya koyabilirler. Ancak bir defa çoğunluk oluştuktan sonra artık bu senin kararındır, bu benim kararımdır şeklinde tartışma olamaz. Değişik görüş bildiren milletvekillerini, kendi görüşlerine uygun değil diye ayrı tutmak doğru değildir. Verilen o kararı aynen uygulamak zorundayız. Bilindiği gibi, delege olarak adı geçen arkadaşlar bu davada güvenilir ve uygun savunma yapabilecek niteliktedir.
İkinci olaya gelince: Daha öncede söylediğim gibi, delege heyetini seçip, görevlendirmek Bakanlar Kurulu’nun görevleri arasındadır. Bundan öncede Moskova Konferansı’na giden delegeleri Bakanlar Kurulu gönderdi. Eğer bu sorumluluğu Bakanlar Kurulu’nun elinden alırsak, Londra’ya göndereceğimiz arkadaşları bizim yönlendirmemiz gerekir. Bu şahısların gitmesini onaylamak ise, Yüce Heyetiniz’e aittir. Arkadaşlarımızın dediği gibi, heyetin görevleri çok önemlidir. Bu nedenle seçimini biz yapalım denebilir. On kişilik Bakanlar Kurulu’nda bile ad arandığı zaman, çok zorluk çekilmektedir. Eğer Yüce Heyetiniz bu seçime karar verecek olursa, iş daha çok karışır ve bunun içinden günlerce çıkılamaz. Birbirimizi anlamadan, fikir alışverişi yapmadan öyle seçimler yapılabilir ki, amaca hiç uygun olmayabilir. Bundan dolayı Bakanlar Kurulu’nun bizden istediği yetkiyi verelim. Bizce göz önünde bulundurulacak en önemli konu, delege heyetine verilecek yönergeyi görüşüp onaylamaktır. Barış yapmak Meclisin görevidir. Delege heyetine verilen yönerge önümüze gelecektir. Bunu ya onaylar ya kabul etmeyiz. Yüce kurulunuzu aydınlatmak için bunları anlatma gereğini duydum.
(Mustafa Kemal Paşa’nın konuşmasından sonra Londra’ya delege gönderilip, gönderilmemesi yeniden tartışılır. Bu arada İstanbul’da bulunan halifenin durumunun ne olacağı söz konusu edilir. Bunun üzerine bazı konuları açığa kavuşturmak için Mustafa Kemal Paşa yeniden söz alır).
MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara)- Arkadaşlar yaptıkları konuşmalarda görüşümüzü sordukları için, bu konularda bilgi sunmak istiyorum.
Şu anda Halife olan padişahın kişiliği, tüm İslam dünyasının gözünde çok kötü görünmektedir. Anadolu halkı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Halifenin kötülüklerine katılmamaktadır. Yine bu kişi, İslam dünyasının içine dert olan Türkiye’nin kurtarılmasında kararlı değildir. Bu nedenle İslam Dünyasında İstanbul değil, Anadolu önem kazanmıştır. Halife olan Padişah o yerde oturdukça, bütün İslam Dünyası kan ağlamaktadır.
İstanbul’da bulunan kişilerin namuslu, vicdanlı, bizimle düşünce birliği içinde olduklarına gelince: Bu şekilde düşünen milletvekilleri olabilir, üzülerek söylüyorum ki gerçek böyle değildir. Tevfik, İzzet, Salih Paşa ve benzerlerinden oluşan Hükümet, İstanbul’da işe başladıkları zaman bize gönderdikleri önerilerde, aynen şöyle demişlerdir: “Bugün için başka çözüm yolu bulunmadığında Sevr Anlaşması’nı dahi onaylamak gerekebilir.” İstanbul Hükümeti’nin düşüncesi budur. Onlara göre demek ki Sevr Anlaşması bugün için onaylanabilir. Sevr’i onaylamakla ulusumuzun bağımsızlığının sona ereceğini bilmektedirler. Buna karşılık yaptıkları açıklama şudur: “Bir ulus geçici bir süre bağımsızlığından vazgeçebilir. Yine zamanla olaylar, o ulusun bağımsızlığını almak için elverişli ortam oluşturabilir. Örnek olarak Mısır’ı vermişlerdir. Mısır şu kadar yıl İngilizlerin tutsağı olarak kalmış, bugün bağımsızlığını almak için uğraşmaktadır.”
Yanıt olarak biz de dedik ki; “Mısır Bağımsızlığını tam olarak kazanmamıştır, ne zaman kazanacağı da kuşkuludur. Genel savaşın başlangıcında tüm yurt düşman ordularınca silah gücüyle ele geçirildiği halde, yine bağımsızlığını vermedi. Direndi, engelleri yenme kararlılığını gösterdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi, ülkenin bir karış toprağı kalsa bile, onun üzerinde yine bağımsızlık davasını devam ettirmeye kararlıdır.”
(Bu konu ile ilgili yirmiden fazla milletvekili söz aldıktan sonra, Londra Konferansı’na heyet gönderilmesi Meclis Başkanı tarafından oya sunulur: 26 ret oyuna karşılık, 101 oyla kabul edilir).

Hiç yorum yok: