14 Temmuz 2008 Pazartesi

TARİH: 16-17 OCAK 1922

MECLİS TARAFINDAN GÖREVDEN ALINAN MERKEZ ORDU KOMUTANI NURETTİN PAŞA İLE İLGİLİ MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN YAPTIĞI KONUŞMA:
(Rize Milletvekili Ziya Hurşit Bey, Merkez Ordu Komutanı Nurettin Paşa’yı görevden almadığı için, İçişleri Bakanı Fethi Bey hakkında gensoru önergesi verir. Konu ile ilgili söz alan Ziya Hurşit Bey özetle şunları söyler: “Merkez Ordu Komutanı Nurettin Paşa, Samsun’da on beş yaşından, elli yaşına kadar olan Rumları göçe zorlamıştır. Nurettin Paşa bu işleri sorumsuz çetelere yaptırıyordu. Bunun üzerine Rumlar dağlara çıktılar. Rum çeteleri Nurettin Paşa’nın idaresizliği yüzünden Müslüman köylere saldırdılar. Şimdiye kadar otuz Müslüman köyü yanmış, erkekler askerde olduğundan, kadın ve çocuklar öldürülmüştür. Nurettin Paşa, yurduna bağlı, zengin, saygın, aydın elli altı kişiyi göçü engelledikleri için, İçişleri Babanlığına telgraf çekip Samsun dışına çıkmalarını yasaklamıştır.”
Lehte konuşan birkaç milletvekili dışında, söz alan elli kadar milletvekili Nurettin Paşa aleyhinde konuşma yapar. İçişleri Bakanı Fethi Bey konuşmasında şunları söyler: “Samsun yöresinde Pontus teşkilatı vardır. Bunların amacı, yöreyi yurdumuzdan ayırmaktır. Bakanlar Kurulumuz 15 yaşından 50 yaşına kadar olanları göçe zorlamıştır. Bunun üzerine haydutluk bir kat daha artmıştır. Vilayet konağına toplanan elli altı kişi, yapılan göçü engellemek için bir araya gelerek, durumu Bakanlığıma telgrafla bildirdiler. Nurettin Paşa bu toplantıya katılanların Samsun dışına çıkışlarını engelledi. Bu yaptığının kanunsuz olduğunu bildirip, yasağın kaldırılması için emir verdiğim halde, emri yerine getirmedi. Bu komutanın kesinlikle değiştirilmesi gerekir. Konuyla ilgili kararınızı veriniz.”
Erzincan Milletvekili Emin Bey’in önergesi ile Nurettin Paşa’nın görevden alınıp mahkemeye verilmesi, oylanıp karara bağlanır.
Nurettin Paşa, Başkomutanlığa gönderdiği telgrafta; Meclis tarafından görevden alınmasına kadar geçen süre içerisinde yaptıklarını anlatır. Sanık sandalyesine gönderildiği için şaşırdığını söyler. Eğer Başkomutanlık, Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı da bu görüşte ise, hakkında verilecek kararı kabule hazır olduğunu bildirir. Ayrıca bu rütbe ve resmi giysi içinde sanık sandalyesine oturmamak için askerlikten istifasını kabulünü ister.
Nurettin Paşa Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderdiği detaylı telgrafta; bir milletvekilinin önergesi ile inceleme ve araştırma yapmadan Ordu Komutanlığından alınmasının kanunsuz olduğunu, Meclis tarafından hakkında verilen karara askerlerin katılmadığının Başkomutan tarafından Mecliste söylenmesinin de kararın usulsüzlüğünü gösterdiğini, Ordu Komutanının görevinin eşkıya takibi olmadığını, bu görevin jandarmaya ait olduğunu, bazı kişi seyahatlerinin sınırlanması olayının, Rum Pontus Hükümeti’nin kurulması ile ilgili olduğunu, Büyük Millet Meclisi tarafından Samsun’a çekilen telgrafta, bu kişilerin Yunanlılara yardım ettikleri bildirilerek haklarında soruşturma yaptırılması istendiğini, Başkomutanlığın onayına sunulan bu araştırmanın henüz sonuçlanmadığını, bu şahıslardan Namlızade Galip Bey’in, Samsun’da Yunanistan lehinde propaganda yaptığı için İstiklal Mahkemesine verildiğini, bu konunun geniş şekilde Büyük Millet Meclisine, Başkomutanlığa, Genelkurmay Başkanlığı’na, Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıkları’na sunulduğunu, Merkez Ordu bölgesinde gelişen olaylardan Büyük Millet Meclisi’nin gereği kadar bilgi edinememiş olduğunu savunur.
“Eğer Yüce Meclis olayları bütünüyle bilse; Rum eşkıyasına karşı gösterilen ciddiyeti eleştiri değil, aksine taktir edip, alkışlardı.” dedikten sonra, son olarak Yüce Meclisten verilen kararın düzeltilmesini diler.
Telgrafların Mecliste okunmasından sonra Merkez Ordu Komutanının, Meclis Başkanlığına bu tür bir telgraf çekip, çekemeyeceği tartışılır. Uzun tartışmalar sırasında Nurettin Paşa’nın telgrafları, kendi parası ile mi? yoksa ordu parası ile mi? çektiği konuşulur. Konuşmaların uzaması üzerine Mustafa Kemal Paşa söz alır)
MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara) – Beyler söz konusu olan kişi komutan olması nedeniyle Bakanlar Kurulunu ne derece ilgilendiriyorsa, Başkomutanı da o derece ilgilendirir. Hakkında yapılan araştırma dosyası henüz İçişleri Bakanlığı’ndadır. Bu anlaşmazlık İçişleri Bakanlığı ile bir Ordu Komutanı arasında olduğu için, çözümlemek Genelkurmay Başkanı ile bana aittir.
Bakanlar Kurulu’nun seçimi ile ilgili kanunda, konu ile ilgili bir bölüm vardır. Kanunun bu kısmı Milli Meclisimizde ilk defa söz konusu olmaktadır. Bu bölümde; “Devam eden isyanları önlemek için askeri kuvvete başvurulur.” deniliyor. Nurettin Paşa’nın merkez bölgesindeki hareketi bundan doğmuştur. Kendisinin kanunsuz harekette bulunduğuna dair şikayetler olmuştur. Ancak çok özen gösterilmesi gereken bir zamanda, ordu komutanının değiştirilmesi için bende yeterli görüş oluşmadı. Genelkurmay Başkanı da bu görüştedir. Bu konuda İçişleri Bakanı ile aramızda anlaşmazlık oluştu. Ben şu düşünceye vardım; karar tarafımızdan yerine getirilecektir.
(Bir gün sonra, konu Mecliste yeniden gündeme gelir. Usul ile ilgili otuz kadar milletvekili söz alır. Nurettin Paşa tarafından verilen savunmanın Mecliste okunup, okunmaması tartışılır. Bazı milletvekilleri raporun komisyon tarafından incelenmesi ister. Balıkesir Milletvekili Vehbi Bey: “Bir adam dinlenmeden asılmaz, neden dinlemeyelim?” der. Nurettin Paşa’nın savunması Mecliste okunur. Usul görüşmelerinin uzaması üzerine Mustafa Kemal Paşa yeniden söz alır).
MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara) -Arkadaşlar eski Merkez Ordu Komutanı Nurettin Paşa, buraya geldikten sonra Başkomutan olmam nedeniyle bana başvuruda bulundu. Diyor ki: “Yüce Meclisin hakkımda verdiği kararın tümü hakkında burada bilgi sahibi oldum. Ancak bunun sebebi ile ilgili aydınlanmış değilim; rica ederim beni aydınlatın.”
Yüce Heyetinize anlatılan sebepler ve düşüncelerin özeti, ilgili şubeye gönderilmiştir. Sizlere bu kararı verdiren çeşitli sebepler vardır. Bir tanesi, Samsun’da bazı kişilerin seyahatinin kısıtlanmasıdır.
Nurettin Paşa bu konu ile ilgili olarak geniş bilgi ve cevap veriyor. Uzun bir rapor yazıp, bana göndermiş. Baştan sonuna kadar okudum. Bakanlar Kuruluna sundum, onlar da okudular. Bu raporun kapsamı ile ilgili belgeleri de sunmuştu. Rapor yaptığı çeşitli çalışmalarla ilgiliydi. Bu çalışmaların tamamı başlı başına önemlidir: Pontus ve benzerleri gibi.
Bende oluşan görüş şudur ki; Yüce Heyetinizce verilen karar biraz ağır olmuştur. Nurettin Paşa’nın raporlarını inceleyen heyetin başkan ve üyeleri ile görüş alışverişinde bulundum. Onlar da kararın ağır olduğunu söylediler.
Arkadaşlar, Nurettin Paşa tarafından sözü edilen olaylar ile ilgili araştırma yapılmadan, mahkemeye verilmesi kararlaştırılmıştır. Uygun görürseniz bu kararı değiştiriniz. Yine bu belgeleri, araştırma yapan heyete gönderiniz. Olay derinlemesine araştırılsın. İçişleri Bakanı’nın sizlere önerisi, Samsun’daki seyahatleri engellenen kişiler nedeniyle görevden alınması ile ilgiliydi. Gereken yapılmıştır. (Bu sırada, Trabzon Milletvekili Hafız Mehmet Bey’in; “Memleket halkını namussuzlukla suçluyor, bunlar arasında ben de varım!” demesi üzerine). Oturunuz, konuşalım; sanıyorum bu söz rapor okunurken yanlış anlaşılmış olmalı.
(Mustafa Kemal Paşa’nın konuşmasından sonra söz alan milletvekillerinden bazıları kararın yeniden gözden geçirilmesini ister. Nurettin Paşa hakkında ilk önergeyi sunan Erzincan Milletvekili Emin Bey’in, bu kez mahkeme kararın değiştirilmesi için verdiği önerge, oylanarak kabul edilir.
Daha sonra Nurettin Paşa’ya 1. Ordu Komutanlığı önerilir. Görevi kabul edip, İsmet Paşa’nın emrinde çalışmaktan onur duyacağını söyler).[1]

[1] 4 Ekim 1921 tarihli gizli oturumda Koçgiri (Diyarbakır) olaylarında Merkez Ordu Komutanı Nurettin Paşa’nın sorumlu olduğu ileri sürülerek, olay nedeniyle görevden alınması istenir. Bu yörede eşkıyaların çoğalması üzerine hükümet, Binbaşı Halis Bey idaresinde kuvvet gönderir. Askerlerle Kürt kökenli eşkıyalar arasında çatışma olur. Halis Bey şehit olur. Nurettin Paşa olay yerine yeni bir birlik gönderir. Bu sırada öldürme, tecavüz ve işkence olayları meydana gelir. Olaydan sonra tutuklanan sanıklar Amasya İstiklal Mahkemesi’nde yargılanır. Sanıklar arasında asker ve memurlar da vardır.
Tunceli (Dersim) Milletvekili Hasan Hayri Bey yaptığı konuşmada; “Fransız ve İngilizler aramızı bozmak için Kürdistan’a şekil vermek istemektedir. Amaçları Kürtleri Türklerden ayırıp, ikisini de boğmaktır. Kürtlerin Türklerden ayrılması çok kötü sonuçlar doğurur”der.

Hiç yorum yok: